WhatsApp
Bizi Arayın

Dermatoloji Uzmanı Dr. Nihan Yüksel Çanakçı

Akne

Akne vulgaris, kıl folikülü ve bunlara bağlı yağ bezlerinin kronik inflamatuvar hastalığıdır. En sık yüz, sırt ve göğüs gibi vücudun yağ bezlerinden zengin bölgelerinde görülür.
Oluşumunda androjen hormonlar, yağ bezlerinin salgısının artması, kıl folikülündeki mikroorganizmaların (Propionibacterium acnes) artması, folikül kanalında keratinizasyon bozukluğuna bağlı tıkanma ve bunun sonucu gelişen inflamasyon rol oynar.
Kapalı (beyaz) ve açık (siyah) komedonlar foliküler tıkaca bağlı oluşan ilk lezyonlardır. İnflamasyonun şiddetine göre papül, püstül, nodül ve kist şeklinde de görülebilir.
Akne vulgaris en sık ergenlik döneminde 15-18 yaş aralığındaki gençlerde görülür. Bu dönemde artan androjen hormonlarla beraber öncelikle hafif şiddette komedonal akne ile başlar sonrasında inflamasyonun da ilerlemesi ile papül, püstül ve daha şiddetli formlar da gelişebilir. Erkek çocuklarda yağlanma biraz daha fazla olduğu için daha yaygın bir dağılım görülebilir. Kız çocuklarda adet dönemleri önemli bir tetikleyicidir.
Akne sadece ergenlik dönemine özgü bir hastalık değildir. Son dönemde kadınlarda daha sık olmak üzere ergenlik döneminden sonra devam eden veya 25 yaş sonrası ilk kez ortaya çıkan geç başlangıçlı aknenin (yetişkin aknesi) görülme sıklığı da artmıştır. Ergenlik aknesinden farklı olarak genellikle çene, çene hattı ve boyun bölgesinde derin, ağrılı inflamatuvar papül ve nodüller şeklinde görülür. Özellikle kadınlarda adet düzensizliği, kıllanma artışı, ciltte yağlanma artışı, kilo artışı ve erkek tipi saç dökülmesi androjen hormonlarda yükseklik olduğunun göstergesidir. Bu tür durumlarda detaylı jinekolojik muayene ve hormonal değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Polikistik over sendromunda (PCOS) adet düzensizliği, akne ve kıllanma artışı gibi hiperandrojenizm bulguları ile obezite ve insülin direnci birlikte görülür. Ergenlik döneminde ve ergenlik sonrasında görülebilir. Bu hastalarda akne sistemik bir hastalık olarak kabul edilmeli; akne tedavisinin yanına doğru bir diyet ve hormonal tedaviler de eklenmelidir.
Aknenin beslenme ile ilişkisi incelendiğinde süt ve süt ürünlerinin, trans yağ içeriği ve glisemik indeksi yüksek besinlerin tüketilmesinin akne sıklığını ve şiddetini arttığı gösterilmiştir. Stres, sigara, cilt tipine uygun ürün kullanılmamasının yanı sıra fazla sayıda kozmetik ürünün bir arada kullanılması da akneyi arttıran diğer etmenlerdir
Akne Tedavisi
Akne tedavisi, aknenin şiddetine göre topikal veya sistemik olarak düzenlenir. Şiddetli olmayan, ağırlıklı olarak komedon ve papüllerden oluşan olgularda topikal tedavilerin (Benzoil peroksit, Adapalen, Tretinoin, Tazoraten, Azeleik asit, Klindamisin, Eritromisin, Dapson) tek başlarına veya kombine edilerek kullanılması yeterli gelmektedir. Topikal tedavilere dirençli ve püstüllerin yoğun olduğu olgularda tedaviye sistemik antibiyotikler (Tetrasiklin, Doksisiklin, Azitromisin) eklenir. İz bırakmaya meyilli, şiddetli nodüler ve kistik akne olgularında sistemik izotretinoin kullanılır. Topikal ve sistemik tedavilere dirençli veya bu tedavileri almak istemeyen hastalarda kimyasal peeling, enerji bazlı tedaviler (Fraksiyonel lazer, Q-switch lazer, Altın iğne Radyofrekans, Dermapen, BBL) ve mezoterapiler de oldukça yüz güldürücü sonuçlar vermektedir.
Tedavinin yanında doğru bir cilt bakım rutini ve güneş koruyucu kullanım alışkanlığı geliştirmek, aknenin iz bırakmadan iyileşmesinde çok önemlidir. Cilt bakımında yağlı ciltlere özel glikolik asit, salisilik asit, mandalik asit gibi içeriklere sahip temizleme ve nemlendirme ürünleri ve niasinamid, salisilik asit, propolis gibi aktif içerikli serumlar kullanılabilir.
İlgili Gönderiler